Topraklarımızın yüzde 92'si deprem tehlikesi altında olmasına rağmen depremden korunmak ve depremi az zararla atlatmak mümkün. Bunun için alınacak en önemli tedbirlerin başında ise binaların su yalıtımıyla korunması geliyor.

 İZODER (Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen tarafından 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle yazılı bir açıklama yapıldı. Deprem ve yalıtımın önemi konusunda kamuoyunu bilinçlendirmeyi hedefleyen İZODER'in başkan yardımcısı ülke genelindeki 19 milyon konutun su yalıtımının yapılmadığını açıklayarak 6.5 milyon konutun da deprem açısından riskli bina statüsünde yer aldığını vurguladı. Ertuğrul Şen, kapsamlı bir Su Yalıtımı Yönetmeliği çıkarılmasını ve su yalıtımlarının denetlenmesini depremden korunmak için önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek “Ülke olarak depremle yaşamayı öğrenmeli, güvenli ve kaliteli yapılaşma bilinciyle hareket etmeliyiz. Toplumda çok bilinmese de depremlerin yol açtığı büyük yıkımların en önemli nedenlerinden biri korozyondur. Herhangi bir yoldan binaya sızan su, oksijen ve beton içerisinde farklı kimyasal içeriğe sahip maddeler ile kimyasal tepkimeye girerek paslanmaya, yani korozyona neden oluyor. Korozyon sonucunda binanın taşıyıcı sistemi öyle zayıflıyor ki, su yalıtımına sahip olmayan bir bina, yapımından sonraki 10 yıl içinde taşıma kapasitesinin yarısından fazlasını kaybediyor. Binanın taşıyıcı sistemini zayıflatan korozyonu engellemenin tek yolu ise su yalıtımıdır” dedi.

Su Yalıtım Yönetmeliği’nin kentsel dönüşüm faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini, doğru yapılmış su yalıtımı uygulamaları olmadan kentsel dönüşüm hamlesinin eksik kalacağının altını çizen Şen, su yalıtımının maliyetinin bina maliyetinin en fazla yüzde 4'ü kadar olacağını belirterek  "Mevcut binalarda elbette bu maliyet biraz daha artıyor. Arazi yapısı, binanın zemini gibi başka faktörler de devreye giriyor. Ancak yine de inşaatın geneline göre yüksek maliyetler söz konusu değil. Su yalıtımı yapılmamış, dolayısıyla korozyona uğramış binaların depremden olumsuz etkilenmesi sonucu ortaya çıkan sonuçlar ise ne yazık ki hem can güvenliği hem de mal güvenliği açısından çok ciddi sonuçlar ortaya koymaktadır.” diye konuştu.

Türkiye gibi deprem tehlikesi yaşamayan Avrupa'da su yalıtımına yönelik yaptırımlar olduğuna da dikkat çeken başkan yardımcısı, yalıtım uygulamalarının denetim ve sigorta şirketleri tarafından ciddi bir şekilde denetlendiğini açıkladı